misket

fazla söze gerek yok sanırım. cam, demir, mika gibi çeşit çeşit olurdu. bunlarla oynadığımız oyunların hepsinin ismini hatırlamıyorum ama en net kuyu kalmış aklımda. detay vermek isteyen burdan buyursun lütfen.

celest ( 23.04.2004 )

umarım kafliği unutmamışsındır.hani en güzel,en büyük miskettir.baş oynadığımız zaman onunla atış yapardık.her zaman bir kaflik 4-5 misket yapardı.zengin çocukların kemik misketleri olurdu ağırcana da içimiz giderdi.baş oyunu da şöyleydi.yere bir çizgi çizilir.herkes atış yapar.çizgiye en yakın misket sahibi birinci olur.sonrakiler ikinci,üçüncü falan.sonra ikilik mi,üçlük mü olduğuna karar verilip herkes o kadar misketi yanyana dizer.çizgiye ayak basmadan atış yapılır.eğer en baştaki misket vurulursa ve yerinden ayrılırsa hepsini alırsın.yok yanındakileri vurursan onları alırsın.bitmedi.birde geriden atış hakkın olur.o da en uzakta olan çocuk atış hakkında birinci olur.vuran vurur.vurulamayan misketler yerde kalır.ikinci seferde o kadar daha misket yere dikilir.bir de kaptıkapçı olayı vardı ki hiç tasvip edilmez bunu yapan çocuk bir daha ki oyunlarda oynatılmazdı.

tungatazebiwe ( 12.05.2004 )

birde bir cukur kazilirdi , bu cukura dusen misketleri cikarmak icin misketle atis yapardik , gulle( demir misket) atis icin en uygun olandi ama eger acemiyseniz parmaklariniz cok acirdi

archmagus ( 26.05.2004 )

biz bu misketlere gülle derdik o yıllarda.içlerinde en karizmatik olanı kemik gülleydi. bembeyaz rengiyle kuru kafayı anımsatırdı.

nicksiz ( 10.07.2004 )

yetik,mit,baş,tumba,otuzaltı,mors,fışkırtma atış,açıl,pay mıyız?,çer çöp,her şey benden,baş benden,baş öbür,sen dip kal ben açılacam,hiza verme lan!,kapıııııış..........

boşver ( 29.07.2004 )

mors veya üsküp : ortada bir üçgen çizilir, her oyuncu eşit sayıda misketi bunun içine yerleştirirdi. daha sonra kaleye (uzağa çizilen bir çizgi) sıralama için atış yapılır, en yakın olan oyuna başlar ve bu üçgenin dışına misketleri çıkarmaya çalışırlardı. eğer rakiplerden birinin misketini vurursanız onun elindekileri de alırdınız.... baş : misketler ip gibi sıra ile dizilirdi. seçilen sıraya en yakın vurulmaya çalışılır, oradan itibaren sıradaki tüm misketler ele geçirilirdi. kaptan : 5 adet kuyuya sahip olunduğu zaman kazanılan bir oyundu . kuyalar karenin köşelerinde bulunur, bir tane de ortada bulurdu. kuyu / zehir : kaptanın bir kuyu ile oynan hali. kuyaya 11 kez sahip olmayı gerektiriyordu. daha sonra rakibi vurulur, oyun bitirilirdi.

nostalji ( 25.10.2004 )

kendi içinde bi sektördü çeşit çeşit vardı kemik, kedi gözü, cam olanı, büyük olanı gibi. tabi kendi lugatıda vardı kısaltmalar kullanılırdı ortak:orti geçti: ti geçmedi:mez ilerde burjuva olacak arkadaşları bu oyundan tespit etmek hiçte zor değildi daha o günden belli ederlerdi kendilerini kazandıklarını satardı bunnar. ah dursun ah amca az zengin etmedik seni

cetin55 ( 07.11.2004 )

baş,oyununu çok oynardık acayip kabiliyetliydim zengin çocuklarını az yenmedim yani hele hele o kemik dediğimiz amerikan misketlerine bayılırdım.en küçük kardeşim sabahdan akşama kadar oynardı elleri soğukdan çatlardı ve simsiyah olurdu,cepleride misket doluydu yürüyemezdi neredeyse.mahalle bakkalıda iyi köşe oldu misketlerden.

yüksel ( 11.12.2004 )

atış yaptığımız özel seçilmiş miskete biz "eneke" derdik (ankara-telsizler). baş veya tumba oynuyorsanız büyük ve ağır eneke seçersiniz ki zıplamasın ve misketleri daha iyi dağıtsın. üçgen (ya da müselles), kuyu, zehir, bebek oynuyorsanız ele oturan daha küçük eneke seçersiniz. bir de parmakla atış pozisyonunda diğer elin üzerinden ve yuvarlamadan direk atış vardı ki ona da "kondik çekme" denirdi. bunları düşünürken bile çok heyecanlandım valla...

gökhan ( 13.01.2005 )

camdan ve mikadan yapılmış çok sayıda renkli misketlerim vardı,bayağı zaman geçirirdim misketlerle. saygılarımla

harungokyigit ( 01.05.2005 )