sene 91. bir taraftan üniversitede okuyor bir taraftan migrosta part time çalışıyorum. çalıştığım beşiktaş migros (şimdi b.taş çarşısı oldu) yanındaki parkta yaşayan bir meczup vardı. üstü başı leş gibi kokan uzun boylu kel kafalı ama acayip zeki bakan gözleri olan bir amcaydı. esnaf çok okumaktan üşüttüğünü rivayet ederdi. bazen migrosa girmeye teşebbüs ettiğinde karşısına dikilirdim. -öyle bir kokardı ki tüm müşteriler rahatsız olurdu- sorduğu ilk soru salam sucuk ya da pastırma var mı olurdu. ? ben elma armut ya da muz önerirdim. bu sefer vatan konservesini sorardı. işin kötü tarafın vatan konservesi yoktu. onun yerine dardanel verirdim, kabul etmezdi. vatan varsa ver, yoksa ver ordan bir domates derdi. aşağı yukarı her gün vatan konservesi muhabbeti yapardık. hatta bir seferinde dardanelin 3 lü ton balığını vermiştim. almamıştı. bazen de bana şunu derdi : "sen vatan konserveyi fırına at, ben bankta biraz yatıyorum. pişince bana haber verirsin ...:))" ne vatan konserve imiş ya... |