yetmişli yıllarda öyle her canının çektiği tekel ürününü bulmak meseleydi... sigara, içki genelde yurt dışından spariş edelenler listelerinin en başında yer alırdı... jb filan pek bilinmezdi viski markası olarak... johny walker dı en bilineni... öncelikle bir şekilde bir haneye girdimi hemen içilmez, vitrinin baş köşesinde aylarca saklanırdı, taa ki hatırlı bir misafir gelene kadar veya bir yılbaşı akşamı saat tam onikiyi vurana kadar:) evin haylaz gençleri bazen ebeveyinlerinden habersiz ufak ufak götürürdü bu ecnebi içkisini pek keyiflenerek...sonra içi boş durup ev halkı tarafından farkedilmesin diye de içine çay doldurulurdu...hatta bazen annelerimiz bile boşalan johny walker şişesini atmazlar, içine çay doldurup yine vitrinin bir köşesine koyarlardı. yirmili yaşlarımdı sanırım kuzenle babasının viskisini onların evde olmadığı bir akşam bi güzel içmiştik...sonrada asker kökenli enişte bunu fark ettiğinde neyle karşıkarşıya kalacağımızı bilmediğimizden eski usul içine çayı doldurup koymuştuk... bir akşam bir aile muhabbetinde masada rakı kadehlerinin biri boşalıp biri dolmuş hane büyükleri çakır keyfinin bir üst mertebesinde bayağı olmuş, sıra uzunca bir süredir büfede bekleyen viskiye gelmişti...o kapak açılırken biz kuzenle neredeyse masanın altına girmiştik...ama kafaları zaten çakır olan ev ahalisi bizim bir kaç ay önce şişenin içine doldurduğumuz beklemekten kayış gibi olmuş çayı, johny walker niyetine bir güzel yudumlamışlardı:) |