"burası zenginlerin ve güçlülerin dünyası. bu onun dünyası ..... benimkinden farklı. onun adı catherine! ....onu gördüğüm anda ...... güzelliği ve cesaretiyle .... kalbimi çaldı. o anda anladım ki ....... hayatımı değiştirecekti ....... sonsuza dek.”
diye başlıyordu vincent dizinin başında ve cathreni de;
“o şehrin sokaklarının altındaki ...... gizli bir yerden geliyor .... nefret ve düşmanlıklarından korunmak için ...... yüzünü yabancılardan gizliyor. beni oraya hayatımı kurtarmak için götürdü. ve şimdi nereye gidersem gideyim, onun ruhu benimle birlikte. ..... aramızda arkadaşlık ya da sevgiden çok daha güçlü bir bağ var ....... hiçbir zaman birlikte olamayız ..... ama asla ayrılmıycaz!” uzun süre etkisinden kurtulamadığım bir diziydi ortaokul yıllarımda. aralarındaki sevgi ve polisiye olaylar çok güzel bir şekilde dengelenmişti. çok kaliteli bir yapımdı. yeraltındaki insanların yaşamı çok ilginç gelirdi bana. en çok da vincent ın günlük niyetine yazdığı şiirler hoşuma giderdi ve kadının karakteri. ayrınt ı ama vincent ın kalın ciltli kitaplar okuması ve catherine in evine girer girmez radyoyu açarak, üstünü değiştirip dinlenmeye geçerken radyodaki haberleri dinlemesi kalmış aklımda bir de.
"acaba günümüzde de böyle bencillikten tamamen arınmış sevgiler var mıdır?" diye düşündürtürdü bana. üzerinden neredeyse 20 yıl geçti ama ben hala bu sorunun cevabını bulabilmiş değilim. |